İstanbul için korkutan uyarı: Böyle giderse...

İstanbul'da meydanların ve cam giydirilen binaların sayıları her geçen gün artmakta. Bu yapıların güneş ışığını yansıtması nedeniyle şehirlerde ısı adalarının oluşmasına neden oluyor. Bu durum ise Maslak'ta ölçülen hava sıcaklığıyla Belgrad ormanında hissedilen sıcaklık arasındaki farkı 10 dereceye kadar artırdı. Meteoroloji Mühendisleri Odası İkinci Başkanı Ahmet Köse, plansız kentleşmenin devam ettirilmesi halinde sel, orman yangınları, hava kirliliğinin katlanarak artacağını kaydetti.

İstanbul'un birçok bölgesinde yaygın olan cam kaplamalı binalar iklim koşullarını olumsuz olarak etkilemekte. Bu yapıların güneşten gelen ışığı yansıtması şehirlerde ısı adalarının oluşmasına yol açmaktadır. Çalışmalar, yerleşim alanlarında ve bitişikteki yeşil alanlarda ölçülen sıcaklıkların ısı adalarından dolayı farklılık gösterdiğini göstermiştir.

“Belgrad ormanında hava sıcaklığı 30 derece, Maslak'ta hava sıcaklığı 42-43 derece”

Gökdelenlerin şehirlerdeki hava sıcaklıklarını artırdığını belirten Ahmet Köse, şunları söyledi:


“Aşırı şehirleşme, betonlaşma, asfalt yüzeyler şehirleri ciddi şekilde etkiliyor. Her yağmur sele neden olur. Yaz aylarında Maslak'a 2 km uzaklıktaki Belgrad ormanında hava sıcaklığı 30 derece ve nem oranı %55 iken algılanan sıcaklığın 32 derece, bizim bölgemizde ise 42-43 derece olduğunu fark ettik. derece. Şanlıurfa'nın sıcaklığını hissediyoruz. Bu nasıl olabilir? Burada hava sıcaklığının 32-33 olması gerekiyor. Ancak bilimsel çalışmalar camla kaplı binaların ortam sıcaklığını 3 dereceye kadar artırdığını göstermiştir. Yine beton ve asfalt yüzeylerdeki sıcaklık 54 dereceye kadar çıkabildiği gibi, 30 dereceye kadar asfalt yüzeylerin sıcaklığı da 58 dereceye kadar çıkabilmektedir. Bu nedenle bunların ve aynı zamanda mercek görevi gören cam perdeli binaların etkisi ile birlikte 45 dereceye yakın sıcaklıklar hissederiz.

Yine Uluslararası Sağlık Merkezi'nin yaptığı bir araştırmaya göre 2003'te Avrupa'da sıcak hava dalgalarından dolayı yaklaşık 70.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Yapılan araştırmalar sıcak hava dalgalarında ölüm oranının %10 arttığını gösteriyor. Ülkemizde bu konuyla ilgili ciddi bir çalışma bulunmamasına rağmen sadece Avrupa'da değil, ABD'de yapılan çalışmalar da ölüm sayısında yüzde 14'e varan ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Bu da kalp krizi ile beyin kanaması riskinin arttığını gösteriyor”

“Camla kaplı gökdelenler mercek görevi görüyor”


Gökdelenlere 'rüzgar tuzağı' adını veren Meteoroloji Mühendisi Köse, şöyle devam etti:

"İstanbul'da hakim rüzgar yönünün yüzde 70 kuzeydoğu olduğu bilinir. İstanbul'un hakim rüzgar aldığı bölgelere gökdelenler diktik, boşluk bırakmadık. aralarında rüzgar bir taraftan diğer tarafa esiyor ve diğer taraftan çıkamıyor. O dışarı çıkamadığına göre bu gökdelenler de çıkamaz. Yaklaşık 50 kat mesafede rüzgarın olmaması havanın arttığı anlamına mı geliyor? Kirlilik. Gökdelenin diğer tarafında kalanlar, türbülans nedeniyle kulak problemleri de dahil olmak kaydıyla iddi sinir hasarına neden olan hastalıklarla boğuşmak zorunda kaldı. Yani bir şey yaptığımızda bir şeyi atlıyoruz. Mesela gökdelenler, tamam camla kaplı binalar çok şık görünüyor. Gece gündüz arkanızdakini göremezsiniz, işiniz devam eder. Ancak diğer tarafa baktığınızda gökdelenler gelen ışığın bir kısmını yansıtır. Bu aynı zamanda mercek görevi de görür.

İngiltere'de bile bir vaka var. Aracını olay yerine park eden bir sakin, bir süre sonra bu merceğin işlevi nedeniyle aracındaki boyanın yandığını fark ederek dava açtı. İlerleyen süreçte buna benzer etkinlikleri sürekli görmeye başlayacağız. Öncelikle hava durumu etki değerlendirmesi dediğimiz bir şey var. Bir bölgeyi kentleştirirken hava olayları ve parametreler dikkate alınmalıdır. Bu bölgede yeterince su var mı, hava insanlara yetiyor mu, yeterince temiz mi? Veya dere boyu diyoruz mesela Büyükdere Caddesi. Akış algılanmıyor. Her yere meydanlar kurduk. İki damla yağmur yağdığında burada sel olacak ve bunun sorumlusunun iklim değişikliği olduğunu düşünüyoruz"

"Uzmanlar mutlaka dinlenilmeli"


Şehirleşme ile imar planlamalarında meteorologların dinlenmesi gerektiğini belirten Ahmet Köse, “Şehirleşmeyi yeniden düşünmemiz lazım. Günümüzde sürdürülebilir kentsel planlama kavramı ön plana çıkmıştır. Çünkü dikkat ediyoruz ve meteoroloji mühendislerinin sözlerine yer veriyoruz. Gelecek nesillere yaşanabilir şehirler bırakmak için imar planlarında yer alıyoruz. Çatı eğiminden inşaat yönüne kadar planlamayı yeniden ayarlamamız gerekiyor; örneğin Kuzey-Güney cephesi oluşturmamız gerekiyor. Binaları kuzey-güney yönünde, batı-doğu yönünde yerleştiriyoruz. Gerçekten bu yerel koşullara uyarlanmışlar mı? Örneğin İstanbul'da hakim rüzgar yönü kuzeydoğu olduğundan şehirleri maksimum güneş ışığı alacak şekilde planlamamız gerekmektedir. Binaları planlamak lazım. Çünkü mimarlar araziyle ilgilenir. Bina, şehrin sahip olduğu maksimum alan dikkate alınarak tasarlandı ve şu anda iyi bir zamandayız" dedi.

"Bu şekilde devam ederse sorunlar artar"

Gökdelenler plansız yapılırsa ne olacağını değerlendiren Köse,konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:

Her geçen gün, her yıl su baskınlarının katlanarak devam edeceğini, evlerin yıkılmasının, yangınların katlanarak devam edeceğini iddia ediyorum. Bunu önlemenin yolu sürdürülebilir olmaktan geçiyor. Kentleşme ve trafik. Ortaçağ ahşap binalarının ısı yalıtımı. Mevcut binaların cam kaplama ile yalıtılabilmesi özelliği eşdeğerdir. Dolayısıyla bu evleri barındırabilmek için sürekli olarak kışın ısıtmaya, yazın soğutmaya çalışıyoruz. Bu da hava kirliliği durumuna neden olmakta. Çünkü sürekli sera gazı salıyoruz. Bu kısır döngünün devam etmesi halinde sorunlarımız katlanarak devam edecek”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri